Margins
İstanbulum book cover 1
İstanbulum book cover 2
İstanbulum book cover 3
İstanbulum
Series · 6 books · 2009-2010

Books in series

Benim Prens Adalarım book cover
#6

Benim Prens Adalarım

2009

Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister. Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar... Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister... Bu düşünceden yola çıkarak, İstanbulun kırk semti, kırk farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla aynı zamanda buluşan bu kırk kitaplık dizi hem bir ilk olması hem de İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentine armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.
Dolapdere book cover
#24

Dolapdere

Kürt Kediler Çingene Kelebekler

2009

Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister. Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar... Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister... Bu düşünceden yola çıkarak, İstanbul'un kırk semti, kırk farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla aynı zamanda buluşan bu kırk kitaplık dizi hem bir ilk olması hem de İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti'ne armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.
Tarlabaşı book cover
#52

Tarlabaşı

Renklere Son Veda

2010

Bir kentin tarihini, coğrafyasını, toplumsal hayatını, geçirdiği değişimleri, insan tiplerini, atmosferini, doğal güzelliklerini, unutulan değerlerini, yeme içme kültürünü, gecesini gündüzünü, yazını kışını, folklorunu, eğlence hayatını, daha bin türlü özelliğini, herkes kendince görür. Tarihçi başka, coğrafyacı başka, turizmci başka, asker başka, öğretmen bambaşka bir gözle görür ve kendi bakış açısıyla yazmak ister. Ama bir yazar-edebiyatçı, kendince bir duyarlıkla yaklaşır kentine. Çevresine gönül gözüyle bakar. Kendisini değişik insanların yerine koyar, onların yüreğiyle de hissetmeye çalışır, öylece yazar... Yazar yazdığı zaman, birçok kimse o yazıda kendi duygularını, düşünüp de söyleyemediklerini bulur. Kendisinden önce yazılmış olanları da anımsamak ister... Bu düşünceden yola çıkarak, İstanbulun kırk semti, kırk farklı edebiyatçı-yazar tarafından kaleme alındı. Okurla aynı zamanda buluşan bu kırk kitaplık dizi hem bir ilk olması hem de İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkentine armağan olması açısından yüksek değer taşımaktadır.
Çokkültürlü Pera book cover
#57

Çokkültürlü Pera

2010

Annemin dediğine göre eskiden Pera’da sinemaya gidecek olanlar bayramlık elbiselerini giyer, ayakkabılarını cilalar, saçlarını tarar öyle yola çıkarlarmiş. İpek çoraplı ve geniş şapkalı şık bayanlar cadde boyunca ilerlerlerken arkalarından nefis kokular yayılırmış. Karşılarına çıkan beyler de şapkalarını çıkarıp nazikçe eğilerek selam verirlermiş. İstiklal Caddesi’nde takım elbise giymeyen ya da kravat takmayan bir erkek görmek gazetelerde haber olurmuş. Jak Deleon, kitabının Natasha’nın Anıları bölümünde böyle bir durumla karşılaşan asilzade bir bayanın anılarından alıntı yapar: “Beyoğlu’nda kravatsız bir bey gördüm, gözlerime inanamadım...” Aynı kitapta erkeklerin fötr şapka, abanoz ağacından yapılmış gümüş kaplamalı baston ve incilerle süslü yaka iğneleri kullandıkları anlatılır.
Pendik'li Yıllar, Sine-Masal Anıları book cover
#59

Pendik'li Yıllar, Sine-Masal Anıları

2010

Pendik altmışlı, yetmişli yılların İstanbul’unda, önemli sayfiye yerlerindendi. Çocukluk ve ilkgençlik yıllarımızın Pendik’i için sıkça kullanılan “sayfiye” sözcüğü bugün yeni kuşaklarca bilinmiyor, kullanılmıyor olsa da Pendik’e yakıştığını düşünürüm. Kentin, yoğun göç alıp yaşanması güç bir “mega köy”e dönüşmediği, insanların henüz Ege’nin, Akdeniz’in tatil yörelerini keşfetmediği, oralara “kaçmadığı” yıllarda, Pendik İstanbullu için tam anlamıyla bir sayfiye yeri, tatil yöresiydi.
Yedinci Tepe Cerrahpaşa book cover
#66

Yedinci Tepe Cerrahpaşa

2010

Her semtin kıvrımları vardır; kuşbakışı ya da harita üzerinden asla keşfetmenizin mümkün olmadığı gizler taşır kıvrımlarında. Bu kıvrımları açmak, gizlediği şeylere kavuşmak için sokaklarında yürümek, havasını solumak, tüm seslerini işitmek, yapılarına, insanlarına dokunmak gerekir; tüm duyu organlarınızı açmanızı talep eder semt sizden. Görmek, her ne kadar tüm dillerde anlamak anlamını taşısa da tek başına size pek faydası dokunmaz. Yol kenarındaki, bahçelerdeki ağaçlardan yayılan çiçek kokularını, eğer yemek saatiyse ev içlerinden gelen yemek kokularını duyumsamanız için burun deliklerinizi de açmanız gerekir. Sonra yol ağızlarında, kahve önlerinde, pencere pervazlarında, esnafların dükkânlarındaki konuşmalarını da işitmeniz için kulakları da duyarlı hale getirmek lazım. Hele bir de bu konuşmalara katıldığınızda, birlikte düşünceler ürettiğinizde artık semtli olmuşsunuz demektir. Cerrahpaşa kıvrımlı yapısını üzerine yerleştiği topografyaya borçludur daha çok. Tarihi yarımadanın güney batısında yer alan yedinci tepenin ve bu tepenin yamaçlarına kurulmuş sokakları kıvrıla kıvrıla denize götürür sizi. Modern zamanlardaki kentsel gelişimlere rağmen hâlâ bulunduğu yer ile organik ilişkisini koruyan, yerin tüm kuvvetlerini bağrında taşıyan bir semttir. Sokakların, konutların ve dolayısıyla mahallelerin ve tabi ki insanlarının oluşumunda bu topografik özellikleri belirleyici olmuştur.

Authors

Mine Söğüt
Mine Söğüt
Author · 10 books

Mine Söğüt (1968, İstanbul), Türk gazeteci, yazar. Babası bir deniz subayı olan Mine Söğüt, ortaöğrenimini Kadıköy Kız Lisesi’inde tamamladığı 1985 yılında babasını kaybetti. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı bölümünde girdi. Gazeteciliğe 1990 yılında Güneş Gazetesi’nde başladı, İnsan Hakları Servisi’nde muhabirlik yaptı. Güneş Gazetesi’nin kapanmasından sonra Tempo Dergisi ve Yeni Yüzyıl gazetesinde çalıştı. 1993 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada, Haber dalında mansiyon aldı. 1996-2000 yılları arasında Haberci adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı. 1999-2001 yıllarında Öküz dergisinde yazdığı yazılarla tanındı. Profesyonel gazeteciliği bırakan Söğüt, 2001-2005 yılları arasında Cihangir Postası adlı yerel bir gazetenin gönüllü editörlüğünü yaptı. Karikatürist Bahadır Baruter ile evlidir.

Ataol Behramoglu
Ataol Behramoglu
Author · 4 books
Ataol Behramoğlu is a prominent Turkish poet, translator and author.
548 Market St PMB 65688, San Francisco California 94104-5401 USA
© 2025 Paratext Inc. All rights reserved