
Ölümlü olmak bunca mı acıklı, korkunç. Peki olmamak sanısına kapılıp gelişigüzel yaşayabilmek mi beceri isteyen kolay iş. Kara Tren, Vüs'at O. Bener'in otobiyografik unsurlarla bezeli kara öyküler üçlemesinin sonuncusu. Siyah-Beyaz ve Mızıkalı Yürüyüş ile başlayan samimi iç hesaplaşmalar Kara Tren'le tamamlanıyor. Bener'in aynı karakterlerin farklı özelliklerini öne çıkararak, benzer bir dil birliği içinde, üstelik öyküler arasında bağlar da kurarak ördüğü Kara Tren, bir romanın parçaları gibi de okunabilir pekala. Edebiyatımızın bu sıradışı sesi, adeta bir "final yaygarası" kopararak veda ediyor bu üçlemede. "Vüs'at O. Bener yaşamış olduklarını o kadar çıplak yazmış ki, insan irkiliyor. Her birisi 'son söz' kendinle hesaplaşma olan satırlar karşısında zaman zaman donup da kalabiliyor insan. Bir yazarın tüm korku ve kuşkularından sıyrılıp da nasıl yazabileceğinin belgesine 'Kara Tren' demiş V. O. Bener." Cüneyt Ayral
Author

Tam adı, Vüs'at Orhan Bener'dir. 1922'de Samsun’da doğdu. İlk, orta öğrenimini Anadolu'nun çeşitli kentlerinde tamamladı. 1941'de Harbiye Mektebi'ni, 1957'de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi. Ticaret Bakanlığı'nda raportör, Karayolları Genel Müdürlüğü'nde hukuk müşaviri olarak çalıştı. Ayşe Bener'le evlendi. Bir sendikanın danışmanlığını yürüttü. Emekliye ayrılıp yazarlıkla geçindi. 1950'de New York Herald Tribune gazetesi ile Yeni İstanbul gazetesinin birlikte düzenlediği öykü yarışmasında "Dost" isimli öyküsüyle üçüncülük kazandı. Bu başarı tanınmasını sağladı. Seçilmiş Hikayeler, Varlık, Yeditepe dergilerinde yayınlanan şiir ve öyküleriyle dikkat çekti. 1 haziran 2005 tarihinde yaşamını yitirdi. Vüs'at O. Bener, eserleri içinde daha çok özyaşamöyküsel nitelik taşıyan öyküleriyle bilinir. Bener, ham gerçekliği edebi bir temele oturtarak ele almıştır. Gündelik olaylarla, bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını birleştirip sürekli yeni anlatım biçimleri arayan yazar; bu yönüyle zaman zaman şematizme düşmekle, dış gerçekleri yanlış yerlere koymakla, hatta bozmakla eleştirilmiştir. Bener'in eserlerinde ölüm izleği önemli bir yer tutar. Bunda yazarın genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve doğumdan sonra yaşatılamayan çocuğunun da etkisi vardır. Okurdan çaba isteyen, ayrıksı bir dili olan Bener'in kişilerinin gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışavuran bilinçakışlarını, Virgül dergisindeki yazısında, Orhan Koçak "iç konferans tekniği" olarak adlandırmıştır. Öykülerinin yanı sıra Bener'in şiirleri, kısa dizelerden oluşan, esprili, ironik ve şaşırtıcıdır.